Birçok meslekte sosyal sorumluluğun sorgulandığı bir çağda yaşıyoruz. Toplum yararını gözetme, mesleklerin etik kuralları arasında ilk sırada yer alıyor. Bireyler mesleklerini icra ederken toplum için çeşitli faaliyetlerde bulunarak bunun karşılığında kendilerine yarar sağlarlar. Ancak birey faaliyetleri farklılıklar gösterdiğinden bazı meslek grupları toplumsal etki yönünden daha çok sorumluluk altındadır. Örneğin bir doktorun verdiği tıbbi bir bilgi, birçok insanı yakından ilgilendirdiği için büyük bir sosyal sorumluluk almasına neden olur. Diğer yandan bir ayakkabı tamircisinin işini sadece iyi yapması toplumsal açıdan yeterlidir.

Günümüzde sosyal sorumluluk söz konusu olunca politikacının, üreticinin ve yöneticilerin sosyal sorumlulukları ayrı ayrı ele anlıyor. Diğer yandan reklam piyasası sosyal sorumluluk denince en acı eleştirilere maruz kalan sektörler arasında yer alıyor. Serbest piyasa düzenini tercih eden ülkelerde üreticiler ürünlerinin satışını yapmak için tüketiciyi ikna etme ve satın almayı artırmak için çeşitli yollar giderler bu da reklamdır. Günümüzde dünyada ve ülkemizde reklamın kurallarını düzenlemek için birçok yasa çıkıyor. Yönetmelik veya genelge şeklindeki bu düzenlemelerde “ tüketiciyi aldatacak ve şaşırtacak nitelikte gerçeğe aykırı her çeşit ifade ve beyana” yasaklanıyor. Reklamcılıkta “doğruluk” ilkesi benimsetilmeye çalışılıyor. Milletlerarası Ticaret Odası Türkiye Milli Komitesi, dünya üzerinde belirlenen reklamcılık kurallarını ülkemizde de kabul görmesi için uzun yıllardır faaliyet gösterdi. Ancak uzun bir süre alınan tedbirlerin hiçbir ceza-i müeyyide teşkil etmemesi alınan tedbirleri anlamsız kılmıştır. Son zamanlarda 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Kanunu'nda değişikler üzerinde görüşülüyor. Diğer yandan Sağlık Bakanlığı özel hastane reklamlarına ilişkin düzenlemelere gitti.   Tüketici bilincinin gelişmediği ülkelerde reklama inanarak satın aldığı malda zarar gören tüketici malı üreten şirketi suçlar. Reklamı hazırlayan şirket tüketici tarafından dikkate alınmaz. Diğer yandan tüketici bilincinin geliştiği ülkelerde tüketicinin zarar görmesi halinde reklamı verenle reklamı yapan aynı kefededir. Sonuç olarak her iki durumda tüketici zarar görür, üretici suçlanır. Bu noktada reklam ajanslarına büyük bir sosyal sorumluluk düşmektedir. Ürünlerin  tanıtımını halkı aldatmadan yapmak.

Arşiv

Etiketler